İnsanoğlunun hayatta kalma içgüdüsünün benlik hakimiyeti ile alışkanlıkları arasındaki ipte cambazlık edişini defalarca şaşırarak izledim.
Şaşırmakta belki yeniliği garipsemektir, bunu da sizlerin yorumuna bırakıyorum.
Büyüklerimden televizyonu ilk deneyimleme anılarını dinlediğim de, gerçeklik algılarının ekrana sığmadığını hemen anlayabiliyorsunuz. Kurgunun, sahnenin, senaryonun yaşamlarında yer bulması biraz zaman almış. Alıştığımız anda hızlanmaya başlamış. Gideceğimiz parkuru öğrendik ve hünerlerimizi sergilemekten çekinmedik.
Öyle değil midir hep zaten, tüm korkular bilmemekten, belirsizlikten doğar. Yüreyen çocuğun düşmenin acısına aldırmadığı gibi…
Tam yolu öğrendik dedik dahi beyinler üretmeye devam etti ve yapay zeka alıştığımız teknolojilerin ortasında durup merhaba dedi. ‘Sen kimsin? Tanımıyorum! Yapabileceklerini bilmiyorum ve bu endişelenmeme sebep oluyor. Peki ya o beni ele geçirme ihtimalin!!!’
Oldukça tedirgin edici sorularla dolduk bir dönem. Çocuklarımız düşmenin acısını bilmediği için bizim kadar teoriler üretmeden kabullendiler. Bir an düşünüyorum, korkuyu da bilmemek bir başlangıç meşalesi gibi; yürümeye devam ediyoruz. 3 boyutlu yazıcıların kullanıldığı akıl almaz alanlar. Öğrenmemenin tutsağı, yeniliğin yabancısı, alışkanlıkların kölesi iradelerimiz. Ne kadar basamak oldu duygusal olgunluğa erişmemizin önünde duran. Akıp giden rutinlerimizin dışında kalan bu kulvarda rızamız dışında sürüklendik. Şimdi öğreniyoruz, olası teorilerimizle…
Bir pencere açıyorum hangi renksen o ışığı içine alacak olan. Tevazunun naifliği ile bilgiyi kabulleniş ve iradenin gücü ile bilgiye yön veriş. Kulaktan dolma ezber gibi gelse de süreç bize öğretmeye devam edecek. İster geçmiş tecrübe dolu korkularınızla tabağınızı sallayıp sıcak yemeği üzerinize dökün azıcık canınız yansın, isterseniz mis kokularla yemeğin lezzetini endişe duymadan çıkarın.
Buz devri 5 filminde hepimizin yüreğine sempatik bir gülümseme bırakan Sid’in tatlı arkadaşının sözcükleri o günden beri kulağımda yankılanır; ‘Değişim kolay değildir ama hayatın bir parçasıdır’.
Tebessüm ve karakter erdemimizin izin verdiği kadar, hoşgeldin gelecek olan ne varsa…
Emeğine yüreğine sağlık şampiyon yeteneğin sadece sporda değilmiş…yazıların buna örnek.
Değerli öğretmenim kalemine sağlık çok güzel bir yazı
Kıymetli büyüğüm, mesleki amirim çok teşekkür ederim.