Ne demiş Napolyon?
Para, para, para…
Ay yok bu değil.
“Hissiz kalmaktansa kahveyle acı çekmeyi tercih ederim.”
Mükemmel değil mi?
Peki, nedir bizi kahveye bu kadar deli eden şey?
Elbette içeriğindeki kafein.
Ne faydaları yok ki bize… Mutluluk hormonu salgılanmasına yardımcı oluyor, yeterli miktarda tüketildiğinde kalp-damar rahatsızlıklarını azaltıyor, zihni uyandırıyor, ağrı kesicilerin etkisini %40’a kadar artıyor ve daha neler neler…
Peki nereden geliyor bu kahveler?
Kahve ağacının bulunduğu ilk yer olan Habeşistan’ın Kaffa yöresinin arapça karşılığı “qahwah”dır. Araplar bugün bilinen kahveyi henüz tanımıyorken bu kelime, “keyif veren içki, şarap” anlamında kullanılırmış.
Hatta bir rivayete göre, 8.yy’da Habeşistan Kaffa’da Khaldi adlı bir keçi çobanı, bir çalıya ait kırmızı meyveleri yedikten sonra keçilerinin daha hareketli olduklarını fark etmiş ve kendisi de meyveyi denemiş. Verdiği hissi ve keyfi sevince bunu şehre indirip insanlara tanıtmış ve böylece kahve bugünlere kadar gelebilmiş.
Bu mükemmel ötesi içeceğin hammaddesi en çok Brezilya’da üretiliyor ve 100’den fazla çeşidi var! Ama biz en fazla iki çeşidini, yani, Coffee Arabica ve Coffee Robusta’yı tüketiyoruz. Brezilya’yı üretimde Kolombiya, Venezuela, Orta Amerika, Meksika, Afrika, Kenya ve dolayları takip ediyormuş.
Latin Amerika’lı kadınların bu kadar güzel ve mutlu olmasına şaşmamak gerek! :)
Ama şimdi gelelim asıl konumuza…
Kokusuyla, aromasıyla, bazen acı tadına rağmen verdiği keyifle bizi kendine bağımlı hale getiren kahve, yapılan araştırmalara göre tükenmek üzereymiş! Hem de çok kısa bir süre içerisinde!
Sicence Advance bilim dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, dünyada tüm bitkilerin beşte biri tükenme tehlikesiyle karşı karşıyaymış ama kahvedeki %60’lık oran bir hayli yüksek.
Bilim insanları vahşi olarak yetişen kahvenin, kahve mahsulünde hayati önemi olduğu için bu yüzdelerin endişe verivi olduğunu düşünüyor.
Vahşi kahvenin muhafazası için öngörülen oran oldukça düşük olduğundan bunun uzun vadedeki kahve üretiminde olumsuz etkisi oldukça fazla. Araştırmaya göre, dünyadaki 75 kahve türü tükenme tehlikesiyle karşı karşıya, 35 tür için böyle bir risk yok, geriye kalan 14 kahve türü hakkında bilgi yokmuş.
Ayrıca 28 tür kahve koruma alanı dışında yetişiyor ve ancak yarısı tohum bankalarında korunabiliyormuş.
Global Change Biology dergisindeki başka bir çalışma ise Arabica kahvesinin iklim değişikliği göz önüne alınarak resmi tehdit altındaki listeye girdiğini ortaya koymuş.
Araştırma bu kahve türünün doğal nüfusunun 2088’e kadar %50 oranında azalacağını söylüyor. Arabica ise Etiyopya’da yetişiyor ve kahve tarlaları için tohum olarak kullanılıyor.
Yani anlayacağınız bu keyif veren, mutlu eden, finallerde, vizelerde, yoğun çalışma temposunda bize yoldaş olan cağnım içecek tarihe karışacak, hem de kısa bir süre içerisinde.
Şu sıralar tek duam; inşallah tükenmeden ölmüş olurum!
Kahveyle ve bol kafeinle kalın sevgili dostlarım 💕
