Malatya’nın bağrından 
çıkan efsane yönetmen Mehmet Ali Gündoğdu, 1974 yılında sinema yolculuğuna Yılmaz Güney’in büyüsüyle başladı. Uzun yıllar boyunca Türk sinemasının mihenk taşlarından biri olan Ertem Eğilmez’in asistanlığını yaptı. Yüzlerce filme emeği geçen, Yeşilçam’ın sessiz kahramanlarından biri olarak dünya çapında saygı gören bir usta oldu.
Türk sinema tarihinde “efsane” unvanına layık görülen ilk yönetmen olarak, Yeşilçam’ın son temsilcilerinden biri olmanın gururunu taşıyor. Ancak bu başarılar kolay kazanılmadı. Sürgünler, yasaklar, acılarla örülü yıllar boyunca pek çok filmde kendi adını yazdırmadan çalışmak zorunda kaldı. Bu yıllar gönlünde derin izler bıraktı. Ama hiçbir zaman mesleğinden vazgeçmedi. Sinema onun için bir meslek değil, bir mücadele ve bir yaşam biçimiydi.
Bugün, 53 yıllık sanat yolculuğunun ardından hâlâ üretmeye, üretmeye ve üretmeye devam ediyor. Şu anda Türkiye’de bir ilk olacak “Hızın Gölgesi” adlı yeni filmi için hazırlıklarını sürdürüyor. Sinemasının yanı sıra, dijital platformda da iz bırakmaya kararlı: MSG TV, MSG Müzik, MSG Medya ve MSG Yapım ile yeni projelere imza atmayı sürdürüyor.
Bu büyük yolculukta en büyük destekçisi, yapımcı kimliğiyle de yan yana yürüdüğü kıymetli eşi Saliha Gündoğdu. O yalnızca bir eş değil, bir güç, bir yoldaş… Mehmet Ali Gündoğdu’nun ifadesiyle:
“İyi ki eşim… Onu çok seviyorum.”
Beş çocuk babası olan Gündoğdu’nun çocukları da hayatının ayrı birer gurur kaynağı: Uzay, Berk, Gözde, Gökselin ve Gamze.
“Ben ismimle övünmem,” diyor. “Güler yüzlü, duygusal, doğal bir insanım. Hayatım boyunca hep üretmeyi, anlatmayı seçtim. Bir daha dünyaya gelsem yine yönetmen olurdum.”
Sanat bir duruşsa, Mehmet Ali Gündoğdu da o duruşun ta kendisi.
