Tarihle ilgili en konforlu yalanlardan biri şudur:
“Nazizm bir sapmaydı. Kötülük orada başladı ve orada bitti.”
Bu anlatı ahlaki bir mesafe sağlar. Kendimizi temize çıkarır. Ama doğru değildir.
“Üstün ırk” fikri gaz odalarında doğmadı. Bilimsel raporlarda, sosyal politika metinlerinde ve kendini “ilerici” olarak tanımlayan devletlerin yasalarında şekillendi. Hitler bu fikri icat etmedi, mevcut bir ideolojiyi radikalleştirdi. Ve bunu yaparken yalnız değildi.
Kuzey’in Sessiz Arşivleri
1934–1976 yılları arasında İsveç’te yaklaşık 63 bin kişi kısırlaştırıldı. Resmi gerekçe “toplumsal uyum” ve “ulusal yarar”dı. Vakaların bir kısmı kağıt üzerinde gönüllü görünüyordu; ancak gerçekte çoğu hukuki, sosyal veya psikolojik baskı altında gerçekleşti. Mağdurların büyük bölümü kadındı.
Sterilizasyon gerekçeleri arasında “düşük zeka”, “ahlaki zayıflık”, “topluma uyumsuzluk” ve “karışık köken” gibi muğlak tanımlar vardı.
Arşivlere geçen bir vakada, genç bir kız sınıfta tahtayı okuyamadığı için “zihinsel olarak yetersiz” sayıldı ve kısırlaştırıldı. Yıllar sonra anlaşıldı ki tek ihtiyacı gözlüktü. Bu örnek bir istisna değil, dönemin zihniyetini özetleyen bir ayrıntıydı.
Norveç ve Danimarka’da da benzer eugenik yasalar yürürlükteydi. Ölçekleri ve uygulama biçimleri farklı olsa da, Kuzey Avrupa bu ideolojiden muaf değildi.
Amerika: Hukuki Deney Alanı
Öjenik düşünce yalnızca Avrupa’ya ait değildi.
Amerika Birleşik Devletleri, modern sterilizasyon yasalarının öncülerinden biri oldu.
20. yüzyıl boyunca, çoğunluğu yoksullar, yerli halklar ve Afrika kökenli Amerikalı kadınlar olmak üzere 70 binden fazla kişi, eyalet yasalarıyla kısırlaştırıldı. Tüm bunlar “bilim”, “kamu yararı” ve “ilerleme” diliyle meşrulaştırıldı.
Bu yasalar sadece uygulanmadı; aynı zamanda uluslararası çevrelerde tartışıldı ve incelendi. Nazi Almanyası’ndaki hukukçuların ve ideologların bu metinleri okuduğu biliniyor.
Bu noktada kritik bir ayrım yapmak gerekir:
Bu etkileşim, Nazizmin suçlarını hafifletmez. Tam tersine, modern dünyanın ortak sorumluluğunu büyütür.
Nazizmi Diğerlerinden Ayıran Çizgi
Eugenics politikaları birçok ülkede vardı.
Ama Nazizm bu ideolojiyi benzersiz bir noktaya taşıdı.
- Sterilizasyonla yetinmedi
- Hukuku askıya aldı
- Irkı biyolojik kader ilan etti
- İmhayı endüstriyel bir devlet politikasına dönüştürdü
Nazizm bir “kopya” değil; mevcut fikirlerin en uç, en şiddetli ve en geri dönüşsüz halidir.
Neden Hala Sadece Hitler’i Konuşuyoruz?
Çünkü bu anlatı rahatlatıcıdır.
Eğer kötülük yalnızca Hitler’e aitse:
- İsveç ilerici kalabilir
- ABD özgürlükler ülkesi olarak anılabilir
- Batı modernitesi kendini sorgulamak zorunda kalmaz
Oysa gerçek daha rahatsız edicidir:
Öjeni, modern devlet aklının karanlık bir yan ürünüdür.
Bugüne Düşen Gölge
Bugün “öjeni” kelimesini kullanmıyoruz.
Ama “genetik eleme”, “daha sağlıklı embriyolar”, “insan kapasitesinin optimize edilmesi” gibi ifadelerle benzer soruları yeniden tartışıyoruz.
Bugünkü tıbbi uygulamalar 20. yüzyıl öjenizmiyle aynı değildir.
Ancak tarih şunu açıkça gösterir:
Bir toplum “kimlerin doğmasının daha iyi olduğu” sorusunu sormaya başladığında, alarm zilleri çalmaya başlar.
Son Söz
Eğer bu ideoloji üniversitelerde, mahkemelerde ve devlet dairelerinde üretildiyse, neden dünya hala yalnızca Hitler’i konuşuyor?
Belki de cevap basittir:
Çünkü aynaya bakmak her zaman daha zordur.