Özden Çetin
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. GÜNDEM
  4. Dijital Çağda Tevazu: Paylaşmadan Yaşanabilir mi?

Dijital Çağda Tevazu: Paylaşmadan Yaşanabilir mi?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tevazu bir zamanlar ses tonundaydı.

Bakışta, duruşta, yürüyüşte…

Bugünse tevazu, dijital algoritmaların içinde kaybolmuş bir sessizlik gibi. Görünmeyen bir mücevher.

Dijital çağ, ben merkezli bir vitrin kurdu. İyi olan her şey görünmeli, kaydedilmeli, paylaşılmalı. “Tevazu göster” bile bir gösteriye dönüştü. Oysa gerçek tevazu, görünme arzusu yokken ortaya çıkar. Ve bu çağın en zor hali, “görünmeden değerli kalmak”.

Sosyal medya profillerimiz, başarılarımızla dolu. Hayatlarımız sürekli bir vitrin düzenlemesinde. En sade anı bile “doğal görünmeli” kaygısıyla tasarlanıyor. Oysa tevazu, doğal olmayı bile tasarlamamak demek.

Melamilik ve genel tasavvuf geleneği, tevazuyu sadece alçakgönüllülük değil, varlık iddiasından tamamen arınma olarak tanımlar. Modern çağın tevazu anlayışıysa “alçakgönüllü görünme stratejisi”ne indirgenmiş durumda. Kısaca:

Artık tevazu da PR işi oldu.

Dijital çağda tevazu;

Yaptığın iyiliği paylaşmamaktır.

Sahip olduğun bilgiyi sessizce kullanmaktır.

Kendini anlatma telaşından kurtulmaktır.

Ama ne yazık ki tevazu bugün “iletişim kazası” gibi algılanıyor. “Kendini yeterince öne çıkarmazsan fark edilmezsin” korkusu, tevazuyu susturuyor.

Bir nevi dijital ormanda bağırmayan kayboluyor.

Peki, bu çağda tevazu mümkün mü?

Evet, ama zahmetli. Çünkü tevazu artık bir iç disiplin değil, radikal bir tercih. Reklamı yapılmayan iyilik, başkası görmeden yapılan ibadet, sahip olup da bahsedilmeyen başarı… Bunlar sessiz bir devrimdir artık.

Ben bazen soruyorum kendime:

Bir gün boyunca hiç “ben” demeden konuşabilir miyim?

Bir hafta boyunca yaptığım hiçbir iyiliği anlatmadan durabilir miyim?

Hiç kimse bilmeden sevebilir miyim birini?

Bu soruların cevabı tevazunun eşiğidir.

Melami anlayışta tevazu; susarak da öğretebilmenin, görünmeden de iz bırakabilmenin halidir. Tevazu, “gölge ol ama serinlet” diyebilmektir.

Bugünse gölge olmak değil, sürekli güneşte kalmak teşvik ediliyor. Ama güneşte çok kalanın da teni yanar, kalbi kurur.

Tevazu; az konuşmak değil, gerektiği yerde susmaktır.

Geri çekilmek değil, öne çıkması gerekenin önünü açmaktır.

Ve en çok da kendini merkeze koymamaktır.

Dijital çağda tevazu, belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey. Çünkü bu çağ artık mütevazı insanlara değil, mütevazı paylaşımlara bile hasret kaldı. Belki de artık bir iç moda olarak yaşanmalı tevazu: Dışa gösterilmeyen ama içte hep giyilen bir elbise gibi.

Özden Çetin

Biraz geri çekilmenin, belki de en doğru adım olduğu günlerde, sessizliğe doğru bir adım atmaya çalışan biri.

Dijital Çağda Tevazu: Paylaşmadan Yaşanabilir mi?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.