Evrenkent ya da Yerelleşme
İnsanoğlunun bilgiye olan tutkusu, tarih boyunca onu ilim merkezlerine, bilgi ortamlarına ve üniversitelere yönlendirdi. Yolculuk, bireysel meraktan başlayıp toplumsal bir örgütlenmeye evrildi. Asr- Saadet’te ,İslam dünyasında Mekke’de Ashab-ı Suffa’nın basit bir platformda başlayan öğrenme aşkıydı. Burada insanlar, mal ve mevki gözetmeksizin bilgiye ulaşmak için bir araya geliyordu. İlim arzusunun temelinde, dünyevi çıkarlar değil, merak ve öğrenme isteği vardı. Ashab-ı Suffa, sadece dini eğitimle sınırlı kalmadı; hayatı, felsefeyi ve insanın evrenle ilişkisini de öğreten bir öğrenme kültürü yarattı.
Daha sonra Keyrevan Üniversitesi gibi kurumsallaşmış yapılar ortaya çıktı. Burada astronomiden matematiğe, felsefeden tıbbı bilimlere kadar disiplinler sistemli bir şekilde öğretiliyor, öğrenciler öğretmenlerle birlikte entelektüel bir yolculuğa çıkıyordu. Bu üniversiteler, sadece bilgi aktarımı değil, aynı zamanda eleştirel düşünme ve tartışma kültürünün de merkezleri oldu. Aynı dönemde, Bizans’ta dokuzuncu yüzyılda kurulan Pantokrator Akademisi, entelektüel bir merkez olarak hizmet verdi; Doğu Roma’nın bilim ve felsefe geleneğini koruyan bu akademi, Avrupa’daki üniversite kurulumlarına dolaylı ilham kaynağı oldu. Bilgi, artık yalnızca saklanacak bir değer değil, paylaşılacak ve tartışılacak bir hazineydi.
Avrupa’da Bologna Üniversitesi’nin kuruluşu, üniversite kavramının modern temellerini attı. Öğrencilerin örgütlendiği ve bilgiye erişimi kendi kolektif çabalarıyla sağladığı bu model, akademik özgürlüğün ve evrensel bilginin sembolüydü. Üniversite, sadece diploma vermek için değil, insanı geliştirmek ve merakını beslemek için vardı. Öğrenciler, kendi öğrenme süreçlerinin sorumluluğunu üstleniyor; hocalar rehber, ilim ise bir yol gösterici oluyordu.
Ne var ki bugün, üniversiteler tarihsel misyonlarından uzaklaşıyor. Artık derdimiz ilim değil; marka değeri, prestij, ekonomik kazanç… Üniversite yerine “lokalisite” hâkim: yerel ihtiyaçlar ve kısa vadeli çıktılar, evrensel bilgi arayışının önüne geçiyor. Öğrenciler ve akademisyenler, öğrenme süreçlerinden çok kurumun saygınlığı ve ölçülebilir başarılarla ilgileniyor. Akademik projeler çoğu zaman toplumun veya insanlığın genel faydasından ziyade finansal ve kurumsal hedeflere odaklanıyor. Bilgi, ticarileşmiş, ölçülmüş ve sınırlanmış hâle gelmiş durumda.
Bugün pek çok üniversite, dünya standartlarına uyum sağlamak yerine “lokal gereksinimleri” önceliyor. Bu yaklaşım, öğrencinin merakını törpülüyor ve araştırmayı, eleştirel düşünmeyi ikincil hâle getiriyor. Üniversiteyi bir “lokal ofis” gibi düşünmek, onun evrensel misyonunu yok saymak anlamına geliyor. Oysa bilgi sınır tanımaz; evrensel olmalı, insanlığın ortak hazinesine hizmet etmeli.
Bu bağlamda, üniversitenin asli görevi tekrar hatırlanmalı: İlmi yaymak, merakı beslemek, eleştirel düşünceyi teşvik etmek ve öğrenciyi sadece diploma alan bir tüketici değil, bilgiyi üreten ve paylaşan bir birey hâline getirmek. Eğitim, ticarete indirgenmemeli; öğrenci, marka değeri veya istatistiklerin bir parçası olarak görülmemeli. Bilgi, her zaman insanın özgürleşme ve dünyayı anlama aracı olmalı.
Ashab-ı Suffa’dan Keyrevan’a, Pantokrator Akademisi’nden Bologna’ya uzanan bu yolculuk, bize üniversitenin evrensel bir değer olduğunu hatırlatıyor. Üniversiteler, sadece yerel sorunları çözmek için değil, insanın merakını ve düşünme yetisini beslemek için var olmalı. Bugünün lokalisiteye teslim olmuş üniversite anlayışı, bu tarihsel mirası tehlikeye atıyor. Ancak hâlâ mümkün: Eğer biz, bilimi ve öğrenmeyi merkezine koyarsak; öğrencileri, araştırmayı ve eleştirel düşünceyi teşvik edersek, üniversite tekrar evrensel değerini kazanabilir.
Sonuç olarak, üniversite lokalisiteye hapsedilemez. Bilgi, bölgesel çıkarların veya kısa vadeli ekonomik hedeflerin ötesinde bir evrensel hazine olarak görülmeli. İlimin amacı diploma veya prestij değil; insanı, toplumu ve dünyayı anlamak olmalı. Üniversiteler, tarih boyunca olduğu gibi, bugün de evrensel bir vizyonun kılavuzu olmalı; merak ve öğrenme isteğiyle dolu herkes için bir ışık kaynağı olmalı.