kevser mikeladze

Dilemma

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sık sık kendimden başkasına sadık kalamayacağımı ve bir başkasının güneşinin altında kendi gölgemde olduğum kadar mutlu olamayacağımı düşünürüm. Kendimi bir başkasında tüketmeyi hiçbir zaman kabul etmedim, etmeyeceğim. Bir başkasının gürültüsünde kendi sessizliğimde bulduğum huzuru bulamayacağım. Çünkü benim sessizliğimin huzuru, onu huzursuzluğumdan kendi ellerimle şekillendirmiş olmamdan kaynaklanır. Bundan anlaşılacak olan şu ki, bazı insanlar apaçık bir şekilde kendilerinden başka kimse için doğru kişi değillerdir ve şüphesiz, ben de bu insanlardan biriyim. Bahaneler uydurarak bu sonuca varmayı olabildiğince ertelesem de açıkça görüyorum ki, ben ne sevgi vermek ne de sevilmek için yaratılmışım. Hayatım boyunca, kendimi arzu duyduğum iki hissin arasında bırakarak yaşadım; sevilmek ve özgürlük. Hiçbir zaman bir tarafa tamamen ait olamadım çünkü birinin olduğu yerde diğerinin yeri yoktu, biri diğerinin sınırlarına tehdit oluşturacaktı durmadan. Çok iyi biliyorum ki, hüküm sürebilmek için fedakarlık şarttır.

Dünya hiçbir şey hissetmeyenlere aittir demişti Pessoa, bundan daha doğru bir söz duydum mu bilmiyorum.

Üstelik ben hiçbir şey hissetmiyor değilim. Birçok şey heyecan verir bana. Kendimi ne zaman melankolik bir melodiye kaptırsam müziğin damarlarımda dolaştığını hissederim. İlk kar bir çocukmuşum gibi sevindirir ve eriyip gideceklerini bilmek dehşete düşürür beni. Kusursuzca birbiri ardına sıralanmış kelimeler tarif edilemeyecek bir zevk uyandırır ruhumda. Bir ağacın döktüğü yaprakları kendi kederimmiş gibi sahiplenirim ve beni canlı kılan hisler de bunlardır, başka bir insana karşı hiçbir şey barındırmazlar. Bir başkasına muhtaç olmak, sevgi beslemek ve hasret duymaksa; ölmek demektir. Çünkü herkes boş, herkes sahte. Herkes hiçbir zaman sahip olamayacağı bir yakınlık uğruna ruhunu kaybetmiş, kimse gerçek bir ruha sahip değil. Ancak her şeyi bildiklerini iddia edenler de onlar. Bana hiçbir şey bilmediğim için kızıyor, kendimi bile bilmemekle suçluyorlar beni. Oysaki ben, hiçbir şey bilmiyor da değilim ve pekala kendimi de biliyorum. Yalnızca bildiklerimi kendime saklamaktan tıpkı ölüm döşeğindeki bir hastanın son sigarasından aldığı gibi buruk ama tatmaya değer bir keyif alıyorum. Çünkü herkesin bildiği kendinedir. Çünkü kimse başkasının bildiklerinden hoşlanmaz. Tüm bu bahaneler olmasa bile dilim anlatmaya varmıyor, hem de hiç.

Dilemma
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!