A. Ünal Bozyer
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Dijital Yoksunluk; Ekranın Arkasında Kalanlar

Dijital Yoksunluk; Ekranın Arkasında Kalanlar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yoksunluk, yoksulluk, eşitsizlik kavramları her dönemde olduğu gibi dijital çağda da varlığını güçlendirerek sürdürmektedir. Tarım döneminin nispeten dengeli toplumu sanayi devrimiyle alt üst olmuş, toplumsal kesimler arası mesafeler belirginleşerek açılmıştır. Bilgi toplumu, siber çağ, küreselleşme derken dijital dönemde de yoksunluğa bir halka daha ilave edilmiş oldu; uygun telefon-internet erişimi

Önceki dönemlerde olduğu gibi ilk olarak yaşlılar, kadınlar, kırsal alanlarda yaşayanlar ve gelir seviyesi düşük olanlar yine mağdur tabakada yer alıyorlar. Alınan maaş, oturulan konut, kullanılan araba vb. toplumsal tabakalaşmanın göstergeleri iken dijitalleşme ile birlikte internet erişimi ve hızı, kullanılan akıllı araçlar, eşitsizliklere eklenmiş oldu. Her değişime direnç gösterildiği gibi bilgisayara, internete ihtiyaç olmadığı, lüks araçlar olduğu, gençlerin ve yeni kuşakların ilgi alanına girdiği gibi düşünceler kısa sürede anlamını yitirmiş durumda. Öğretmeninin verdiği ödev için internet kafeler velilere hizmet verirken aynı kafeler, oyunlara, sohbet ortamlarına da hitap ediyordu, dolayısıyla yeterliydi. 

Ancak e-devlet, e-nabız, web tapu, e belediye gibi kamu hizmetlerinin internete taşınması, sosyal medya ortamlarının geniş alana yayılması, alışveriş, fatura ödeme, banka işlemlerinin yaygınlaşması interneti lüks tüketimden zorunlu ihtiyaç kategorisine taşımıştır. Hele pandemi dönemiyle birlikte başta eğitim olmak üzere pek çok alanda dijitalleşmenin yerleşmesi, erişim sağlayamayanlar açısından eşitsizliklerin giderek derinleştiği rahatlıkla gözlenmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre toplumsal cinsiyet, yaş, coğrafya ve gelir farklarının internet erişiminde de kendini gösterdiği anlaşılmaktadır. Kentlere göre kırsal alanlarda yaşayanlar, erkeklere göre kadınlar, 65 yaş üstü bireyler, gelir seviyesi düşük kesimler yeni dezavantajlılar olarak öne çıkmaktadırlar. Diğer yandan kentte yaşayan, gelir seviyesi iyi olan, her yaştan bireyler dijital okur yazar değillerse yine yoksunluk içinde kalmaktadırlar. 

Elektrik, su, doğalgaz abonelikleri, sağlık, tapu, belediye vb. kamu hizmetleri, uzaktan eğitim, sanal toplantılar, uzaktan iş-mesai yapabilme, üretilen, üretilmeyen mal ve hizmetlerin sunulması-satılması artık sanal ortamlardan yapılabilmektedir. Siyasi, mesleki, sosyal ilişkiler gibi alanlarda yeni kimlikler oluşturularak var olunmaya çalışılması gibi geniş alanlara yayılan dijital alemin dışında kalmak önceki dönemlerden daha derin uçurumlar yaratabilmektedir. Bu arada yapay zekanın da devreye girmesiyle beyaz-mavi yakalı işsizliğin yaratacağı tartışmaları sürece dahil etmek yerinde olacaktır. 

Bu gelişmelerin yanında dijital alanlarda dolandırıcılık, hırsızlık, sahtekarlık, vb. tüm suçların yansımalarının görüldüğü, mağdurların oluştuğuna da dikkat çekmek gerekir. Maalesef dijital yoksunluk bu alanlarda daha etkili olmakta, mevcut mağduriyetlere yenilerinin eklenmesine neden olmaktadır. 

Sonuç olarak, dijital dönemde her kesime yönelik eğitimler düzenlenerek, dijital okur yazar sayısı artırılmalı, dijital araçlara erişim sağlanmalı, internet ağı genişletilmeli, bağlantılar hızlanmalı ki yeni yoksunluk, yoksulluk, alanları oluşmasına izin verilmemelidir. Toplumsal ilişkilere olan etkileri de gözardı edilmeden yeni çağa ayak uydurmanın yolları aranmalıdır. Dijital ortamlara erişim bazen sadece “bir tıklama kadar” ama o tıklama, kimileri için ulaşılamaz bir mesafe, bir uçurum adeta…

Dijital Yoksunluk; Ekranın Arkasında Kalanlar
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.