Devlet yönetimlerinde siyaset ve bürokrasi kurumlarının birlikte çalışması gerekliliği, yanında pek çok sorun getirmektedir. Bu iki grup arasında güç mücadelesi ve otoriteyi tekeline alma çabaları ise kimi zaman sınırları aşarak yönetime müdahale girişimlerine zemin hazırlayabilir. Tarihte devlet yönetimini ele geçirmek için kullanılan araçlar, dönemlere göre farklılık göstermiştir. Eskiden daha açık bir şekilde, askeri darbelerle yönetime el konulurken, bu yöntemlerin toplumda büyük bir tepki yaratması nedeniyle son yıllarda daha sessiz ve örtülü yöntemlere geçiş yapılmıştır. Günümüzde hukuksal manipülasyonlar ve yönetim mekanizmalarının vesayeti ele geçirilerek yapılan “sessiz darbeler” öne çıkmaktadır. Bu tür müdahaleler genellikle kamuoyunun farkına vardığı dönemde çoktan amacına ulaşmış olur ve sonuç olarak toplumun gösterebileceği tepki sınırlı kalır.
Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi içerisinde “yönetimsel vesayet” kavramı, hem devlet yönetimi hem de ülkenin geleceği açısından önlenmesi gereken temel bir tehdit olarak görülmektedir. Bu tehlikeyi bertaraf edebilmek adına sistem, vesayeti engellemeye yönelik üç temel tedbir içermektedir.
Birinci tedbir, yönetim yapısında çeşitliliğin artırılmasıdır. Bu kapsamda, mevcut siyaset ve bürokrasi gruplarının yanına teknokrasi ve devlet aklı grupları eklenerek yönetim üyelerinin sayısı iki yerine dört olacak şekilde belirlenmiştir. Bu değişiklik, herhangi bir grubun güç tekelini elde etmesini ve dolayısıyla darbe girişimlerinin gerçekleşmesi ihtimalini neredeyse imkânsız hale getirir.
İkincisi, anayasa temelli bir denetim mekanizmasının oluşturulmasıdır. Denetimli kuvvetler ayrılığı ilkesi ile anayasal güvence altına alınan bu yapı sayesinde iktidarların keyfi müdahaleleri önlenecek; denetim mekanizmaları sağlam bir hukuki zemin üzerine oturtulacaktır.
Üçüncü tedbir ise “devlet aklı grubu”na verilen özel bir görevdir. Bu grup, vesayeti önlemek amacıyla hem kontrol hem de denetim mekanizmasının işleyişini sağlayacak bir pozisyonda olacaktır. Çifte denetim olarak sınıflandırılan bu yapı, sistemin tamamen dış müdahalelere kapalı ve kontrol altında tutulan bir işleyişe sahip olmasını güvence altına alır.
Fakat yine de her türlü önleme rağmen bir darbe girişiminin gerçekleşmesi durumunda, Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi çok daha sert bir müdahaleyi öngörmektedir. Devlet aklına Genelkurmay Başkanlığı üzerinde otorite sağlama yetkisi tanınmıştır. Vesayeti ele geçiren grubu dağıtmak ve yönetimi normale döndürmek adına hızlıca harekete geçilecek, sadece kamuoyunun tepkisi ya da muhalefetin açıklamalarının ötesinde gerçekçi adımlar atılacaktır. Vesayet bir grubun elinde kaldığı sürece ülke ekonomik, sosyal, sağlık, eğitim ve ahlak gibi birçok alanda zarar görmeye devam edecektir.
Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi’nde vesayeti ele geçiren grup üyelerine yönelik yaptırımlar en ağır cezaları içerir: idam cezası. Ayrıca kamu kaynaklarını özel çıkarlar doğrultusunda kullanan, rant elde eden ya da hukuka aykırı emirlerle görevlendirilen herkes aynı şekilde idam cezasıyla yargılanır. Bu sistemde kamu hakkı, dokunulmaz ve kutsal olarak kabul edilmektedir. Kamuya ait olan değerlerin kötüye kullanımı veya amacı dışında kullanılması en ağır yaptırımlarla cezalandırılacaktır; bu yaptırım ise idamdır.