Merhaba nasılsınız bakalım? Geçen yazımda size kültürel yozlaşma ile ilgili yazı yazacağımı söylemiştim. Bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde yazım hataları yapıyorsam bu birazda naçizane cep telefonlarınım yazımda şu otomatik düzeltmelerinden kaynaklanıyor. Ben de eksik yazabiliyorum. Geri dönüp bazen o da huyum olmadığı için az biraz sıkıntı yaşatıyorsam gerçekten çok üzgünüm.
Buradaki yerel gazetede de köşe yazarlığı yapıyorum Karesi Haber de; orada da işlediğim bir konu bu; tabii ki biraz farklı olacak aynısı olmayacak. Nedeni ise özgün bir yazı olması aynı zamanda benim tekniğim bu şekilde. İnsanların düşünmesini istiyorum. Biraz sonra kültürel yozlaşmayı yazacağım sana; ben biliyorum sen ne düşünüyorsun. Neyse, başlayalım. Yozlaşma kelimesi olumsuz bir çağrışım yapmıştır sizde, kültürde yozlaşma bir ülke, şehir fark etmez toplumun değerini yitirmesi, değersizleşmesi ya da değerini kaybetmesi demek. Dilin içine yabancı kelimeler girmesi, iş yerlerinin yabancı kelimeleri ile adlandırılması bunlar sayabileceklerimin yarısı bile değil… Her alan her yerde insani değerlerin en aza indirgenmesi de çok doğru değil. Bu arada yozlaşmak da hemen hemen aynı tanıma sahiptir bir iki fark vardır. Asıl burada biraz da olsa kaba bir şekilde yozlaşma ile birlikte kültürde yozlaşmanın başlıklarını da açıklayacağım fakat tam değil. Bazı yazılarım seri şeklinde olacak. Elimden geldiğince yazmaya çalışacağım.
Yazımın sonlarına doğru geliyoruz, laflarımızı toparlayalım. Yozlaşma değersiz, biçimsiz, hiç bir önemi olmayan gibi negatif duygular ile cümle ağırlığı taşır. Bir sonraki yazımda sizlerde göreceksiniz ki her yüzün iki tarafıda varmış ama yüzü olanlara. Hiç bir değer insanın kendisine kattığı değer kadar değildir. İnsana ihtiyaç varken insan yoktu. İllaki bir kayıp olacak şu gereksizliklerimizden bir kurtulamadık gitti zaten!.. Sen insan olarak yozlaşmışsın zaten… Burada da birşeyler anlatmaya çalışıyorum…. Devam edecek merak etmeyin.
