Gül Akpınar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Dil Kültürün Sessiz Hafızası

Dil Kültürün Sessiz Hafızası

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dil bozuldu mu, belleğimizde sessiz bir yara açılır. Bana hep küçük ama kıymetli bir emanet gibi gelir dil: korunması gereken bir hazine. Eksildikçe değerini hissettirir, elden ele güçlenir. Ama bugün çağın hızında kelimeler küçülüyor, cümleler yoruluyor. Paket gibi tüketiliyor. Bu sadece anlatımın değil, kültürün de çatırdaması. Çünkü kelime daralınca düşünce de daralıyor. Hatırlamak zorlaşıyor. Söylenecek şeyler dile gelmeden kayboluyor.

Unutmayalım: Bir millet diliyle var olur. Sevinciyle, acısıyla, hatıralarıyla. Ninniler, sofradaki dualar, mahalle şakaları, atasözleri… Bunlar yalnızca kelimeler değil; birlikte yaşadığımız hayatların izleri. Dil bozuldu mu, bu izler de silinmeye başlar. Cümleler dağıldıkça ritüeller çözülür. Bir paragraf çökerse zaman duygusu dağılır. Dil zayıfladığında tarih kitaplarda kalır; yaşayan hafıza susar.

Ama bu bir kader değil. Yanılgımız bu çağa teslim olmak. Hızlı tüketim, sabırsızlık, algoritmalar… Hepsi kısa olanı kutsuyor. Derinlik gözden kaçıyor. Eğitimde yazıya gereken özen verilmediğinde, cümle artık “geçiştirilecek bir şey” gibi görülüyor. Oysa dil emek ister. Sessiz bir fedakârlık gibi, sabırla tamir ister.

Ne yapmalı peki? Önce niyet etmek gerek. Kelimelere saygı göstermek, cümleyi özenle kurmak. Gereksizi ayıklamak, özüne dokunmak. Uzun cümleyi bölmek, örnekle desteklemek, noktalara dikkat etmek. En önemlisi: ustaların cümlelerini elde kopyalamak. Ritmi, vurguyu, nefesi hissetmek için. Çünkü yazı önce kulakta öğrenilir. Sözlü kültürü yaşatmak da şart: Hikâyeler anlatmak, atasözlerini yerli yerinde kullanmak, yerel kelimelerden utanmamak. Yerellik eksiklik değil, köktür.

Dildeki yozlaşma geri dönülmez bir yazgı değil. Her onarılan cümle, hafızaya sürülen bir merhem. Doğru kelime, ortak hayalimizi daha net kılar. Çünkü kültürün varlığı, dilin izlerinden ayrı düşünülemez. Cümle kurmak sadece yazmak değil; bir topluluğu, bir milleti yeniden eğitmektir. Bugün kurduğumuz sağlam cümleler, yarının hafıza dostudur.

Ve unutma: Dil, pazar paylarının değil, bağların alanıdır. Kelimeler boşaldıkça bağlarımız çözülür. Doldukça bağlarımız güçlenir. O yüzden kelimeyi israf etmemek, cümleyi aceleye getirmemek gerek. Yavaşlamak gerek. Çünkü düşünce, ancak zamana kavuştuğunda tam anlamıyla dile gelir. Belki de bu çağda kültürü korumanın en değerli yolu, bir cümlenin hak ettiği değeri ve zamanı vermektir.

Dili korumak geçmişi savunmak değil; geleceğe nefes vermektir.

Dil Kültürün Sessiz Hafızası
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.