Gül Akpınar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Evrenle İç İçe

Evrenle İç İçe

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Uyumun Sessiz Ritmi

 “Evrenin her anı, kendi içinde bir döngü oluşturur; her bir adım bir diğerine bağlanır, her dönüş yeni bir başlangıçtır. Bunu fark etmek, evrenin ritmine direnmeden, onunla uyum içinde dans etmektir. Ve artık anlıyorum ki, her şeyin bir zamanı vardır, her şeyin bir düzeni….”

 Her şey, olduğu gibi ve kendi ritmiyle var. Her an, bir diğerine bağlı; bir sonrakini doğuruyor. Evren, çok katmanlı döngülerle sonsuz bir dans gibi. Bu dansın adımlarına uymak, en derin huzuru getirir. Artık biliyorum ki her şeyin bir zamanlaması, bir düzeni var. Tıpkı geceyle gündüzün, hayatla ölümün bir arada var olması gibi. Hiçbir şey birbirine karşı değil; her şey, bir bütünün parçası.

 İçsel bir boşluk, dış dünyanın tüm gürültüsünden arınmış bir sessizlik var içimde. Bunu, bir an önce anlamak, anlamın kendisi gibi kabul etmek istiyorum. Belki de gerçek anlam, bir arayışın değil, her şeyin olduğu gibi kabul edilmesinin kendisidir. Her şeyin bir yeri, bir zamanlaması olduğu gibi, biz de o bütünün parçasıyız. Varlık, birbiriyle uyumlu olan bir birliğin içinde şekilleniyor.

 Kendimi hiçliğe ittiğimde, aslında her şeyin özüne daha yakın hissettim. Kaybolmak, aslında bir yok olma hali değil, varlığımın her parçasında derin bir anlam bulmaktı. İçimdeki boşluk, dış dünyadan bağımsız bir varoluşun yansımasıydı. O boşlukta, tüm varlıkların özüyle bir araya geldim. Kendimi kaybettiğimi düşündüğüm her an, aslında evrenle olan bağımın daha güçlü hale geldiğini fark ettim. Her kayboluş, bir yeniden buluşun kapısını aralıyordu.

 Bazen, bu dünya tüm karmaşasıyla en yakın yol arkadaşım gibi gelir. Ancak, dış dünya ne kadar kaotik olsa da, bu kaosun içinde bir düzenin var olduğunu fark ettiğimde, huzur bulduğumu hissediyorum. Her şeyin bir arada olmasının bir nedeni var. Dışarıdaki yansımaların, içimdeki huzuru bulmam için bir aracı olduğunu fark ediyorum. Bu, bir sınav değil, bir anlaşma, bir kabul süreci. Benim varlığım, evrenin bir yansımasıdır ve her an yeniden doğduğumda, o evrensel bağın içinde var olmaya başlıyorum.

 Zihnimdeki tüm karmaşalar, dışarıdaki her şeyle uyum içinde dans ettiğinde, içimdeki huzuru tam anlamıyla buluyorum. Gerçekten var olabilmek için, kaybolmak gerekir; ama kaybolmak, yok olmak değil, evrenin derinliklerinde bir yere düşmektir. Bunu fark ettiğimde, içimde bir denge oluştu. Ve o denge, bir kez kurulduğunda, tüm varlıkla barış içinde oluyorum. Her şey birbirine bağlı, ve ben de her şeyin bir parçasıyım. İçsel bir sessizlik, bütünün bir parçası olmamı sağladı. Var olmak, sadece bir anı yaşamak değil, her şeyin özüne dokunabilmekmiş. Bunu hissettiğimde, evrenle bir olduğumu, her şeyin bir uyum içinde dans ettiğini fark ediyorum. Bu uyum, içimde de bir ahenk yaratıyor; sanki her şey yerli yerine oturuyor. O anda fark ettim: Evrenle uyum içinde olmak yalnızca bir ritme ayak uydurmak değil, o ritmin içinde vicdanla var olmaktır. Çünkü gerçek uyum, yalnızca denge değil; sorumluluktur da. Her şeyin birbiriyle bağlı olduğu bu düzende, benliğin sessizliği, evrenin etik çağrısına kulak vermektir.

 Şimdi anlıyorum ki, evrenle uyum içinde olmak sadece dışarıda olan biteni izlemek değil, içimde bir huzur bulmakmış. Bu huzur, sanki tüm varlıkların birleştiği o derin, sessiz bir noktaymış. Orada, kendimi kaybettiğim anlarda bile yeniden buluyorum. Ve hissediyorum ki, her şey o noktada birleşiyor, bir bütün oluyor.

Evrenle İç İçe
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.