Gül Akpınar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Sahip Oldukça Kaybettiklerimiz

Sahip Oldukça Kaybettiklerimiz

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geç Anlaşılan Değerlerin Hüznü

Bir yanda tarihin en konforlu dönemini yaşıyoruz: Isınmak için sobaya üşüşmeye gerek yok, iletişim için mektup beklemeyede. Diğer yanda ise garip bir şekilde, hiç olmadığımız kadar huzursuz ve yalnızız. Belki de insanoğlunun en büyük trajedisi bu: Kaybetmeden kıymet bilmeyişimiz.

Ne acıdır ki, elimizdeyken fark etmediğimiz her şey, yok olduğunda birdenbire değer kazanıyor. Annemizin her akşam pişirdiği o sade yemekler, baba nasihatleri, çocukluğumuzun sokak oyunları… Hepsi gidince anlıyoruz gerçek değerlerini. Fakat nafile! Zira geç gelen bu farkındalık, çoğu zaman içimizde sadece bir pişmanlık olarak kalıyor.

Artık hiçbirimiz mevsimleri beklemiyoruz; çünkü her şey bir düğmeyle elimizin altında. Ne yazık ki bu kolaylıklar, kıymet bilmenin sabrını elimizden aldı. Oysa kıymet bilmek için kaybetmeyi beklememeliyiz. O eski aile toplantılarında dedemizin anlattığı hikayeleri ‘yine mi?’ diye dinlerken aslında ne hazineler kaybettiğimizi anlamıyorduk. Şimdi o anları bir daha yaşayamayacağımızı idrak ettiğimizde ise iş işten geçmiş oluyor.

Teknoloji bize her şeyi anında verirken, beklemeyi, özlemeyi, sabretmeyi unutturdu. Ama daha vahimi, sahip olduklarımızın geçici olduğunu unutturdu. Sanki her şey hep var olacakmış gibi yaşıyoruz. Oysa hayat bize her gün şunu fısıldıyor: “Hiçbir şey kalıcı değil.”

Belki de huzuru yeniden bulmak için iki şeye ihtiyacımız var: Önce sahip olduklarımızın geçiciliğini kabul etmeye, sonra da bu bilinçle her anın kıymetini bilmeye. Bir çay deminin tadını çıkarmak, bir dost sohbetinin derinliğine varmak, kuş seslerini duymak için telefonu bir kenara bırakmak… Bunlar küçük adımlar gibi görünse de, aslında kaybettiğimiz insanlığa açılan kapılardır.

Modern dünya bize sürekli “daha fazlasını” vaat ediyor. Oysa gerçek zenginlik, “az olanın” kıymetini bilmekte yatıyor. Ve belki de en önemlisi, sevdiklerimizin değerini onları kaybetmeden anlamakta. Çünkü hayat, bize durmadan ‘şimdi’nin değerini hatırlatıyor.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki: Hayat bize her gün, her an kıymet bilmemiz gereken şeyler sunuyor. Mesele, gözümüz hep “ötede” olmaktan vazgeçip, “tam burada” olanın farkına varabilmekte. Çünkü gerçek mutluluk, sahip olduklarımızı kaybetmeden önce anlayabilmekte gizli.

Kıymeti bilmek, sahip olmakla değil, farkında olmakla başlar.

Sahip Oldukça Kaybettiklerimiz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.