Bazı kelimeler üzerimize kalın geliyor. Büyümek de onlardan biri. İçimizde hala salıncakta sallanan çocukla, kahkaha atmaktan utanmayan gençle, dünyayı kurtarabileceğine inanan hayalperestle birlikte yaşarken, büyümekten söz etmek tuhaf hissettiriyor. Çünkü büyümek, çoğu zaman vazgeçmekle, bırakmakla, kabullenmekle eş tutuluyor.
Ama hayır.
Büyümek, vazgeçmek değildir.
Büyümek; daha çok şeyin farkına varmak, bazılarını artık tutmamak, bazılarına daha sıkı sarılmak demektir.
Ben büyüdükçe, anneliğe yaklaştıkça, sorumluluklar arttıkça, fark ettim ki insan gerçekten büyümeye başladığında aslında çocukluğuna daha çok sahip çıkıyor. Eskiden kaçtığım duygulara şimdi sarılıyorum. Eskiden sustuğum yerlerde şimdi kendime kulak veriyorum. Çünkü büyümek, sesini bastırmak değil, sesini bulmaktır.
Büyümek, bazen yalnız kalmayı seçmektir, ama yalnızlıktan korkmamaktır.
Bir kalabalığın içinde görünmez olmaktansa, kendi iç sessizliğini dinlemeyi öğrenmektir. İnsan bazen bir kafede, sokağın kenarında ya da çocuk odasında oyuncakların arasında otururken fark eder: Değişmiştir. Ama bu değişim bir kayıp değil, bir dönüşümdür. Tıpkı toprağın kışın altında sessizce baharı hazırlaması gibi.
Ben büyüdükçe, bazı hayallerimin şekil değiştirdiğini gördüm. Sirklerde dolaşmak isteyen o kız çocuğu hala içimde bir yerlerde salınıyor. Ama şimdi onun elleri bir çocuğun saçlarını tararken titriyor; onun gözleri, kendi çocuğunun gözlerinde yeniden parlıyor. Demek ki hayaller büyümüyor, kök salıyor. Demek ki vazgeçmek değil bu; sadece başka bir biçimde devam etmek.
Toplum, kadını büyüdükçe daha az hayal kuran, daha çok susan, daha çok kabul eden biri haline getirmeye çalışıyor. Ama biz biliyoruz: Büyümek, susmak değil. Büyümek, kendi sesini duymak ve onu dış dünyaya rağmen koruyabilmektir. Kimi zaman bir çocuk ağlaması eşliğinde, kimi zaman gece yarısı kendi yastığına fısıldarken.
Ben artık biliyorum:
Vazgeçmedim.
Sadece değiştim.
Ve bu değişimin içinde kendimi yeniden sevdim.
Büyümek, vazgeçmek değildir.
Bu yazı, kendi içimde tuttuğum sözlerin bir yankısı. Kendine inanmaktan vazgeçmeyen, her gün biraz daha yorulan ama yine de yolundan dönmeyen tüm kadınlara, annelere, hayal kuranlara.
Bu satırları okuyorsan bil ki yalnız değilsin. Belki aynı sokaktan geçmedik, aynı yıldızları izlemedik ama aynı yükleri taşıdık. Ve hala taşıyoruz.
Ama şimdi biraz dur. Derin bir nefes al. Kendine “Ben büyüdüm ama kendimden vazgeçmedim” de.
Çünkü büyümek, en çok da kendine sadık kalabilmektir.